Bir telefon, bir hediye
Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesinde 7 yaşındaki İlker Arslan’ın yaptığı kısa bir telefon görüşmesi, mahallenin gününü güzelleştirdi. Gazi Mustafa Kemal Paşa Mahallesi, Kosovalı Sokak’ta yaşayan küçük İlker, televizyonda gördüğü yardımsever polislerden etkilenip telefonu eline aldı ve 155 Polis İmdat hattını aradı. İsteği basitti: Bir oyuncak.
İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, çağrıyı ciddiye aldı. Nöbetçi ekip, marketten oyuncak bir polis arabası satın aldı ve İlker’in evinin kapısını çaldı. Karşılarında polisleri gören aile ve küçük çocuk şaşkın ama mutluydu. Oyuncak arabayı teslim eden polisler, İlker’in yüzündeki gülümseme için birkaç dakika daha kalıp sohbet etti.
İlker’in hikayesi, ekran başında gördüğü iyi örneklerin bir çocuk zihninde nasıl karşılık bulduğunu gösteriyor. Televizyonda yaşlılara yardım eden polisleri izleyen İlker, aynı iyi niyetle onların kapısını çaldı. Polislerin verdiği cevap ise nezaketle, sabırla ve topluma yakın bir dille oldu.
Bu ziyaret, şehirdeki sıradan bir günde ufak bir iyilik anı oluşturdu. Komşuların dikkatini çeken olay kısa sürede mahallede konuşulmaya başladı. Küçük bir jest, çocukların kurumlara duyduğu güveni büyütür; hele konu polis olunca, bu güven gelecekteki ilişkilere de olumlu yansır.
İlker’in elindeki oyuncak, belki de onun için sadece bir araba değil. Kurumların ulaşılabilir ve anlayışlı olduğunu gösteren somut bir hatıra. Ebeveynler içinse bu an, çocukların iyi örneklerle kurduğu bağı pekiştiren canlı bir ders niteliğinde.
Toplum destekli polislik ve acil çağrılar
Emniyetin sahadaki yüzü, sadece suç ve suçluyla mücadele değil. Uzun süredir yürütülen toplum destekli polislik uygulamaları, çocuklarla buluşmalardan okul girişlerindeki trafik eğitimlerine kadar uzanıyor. Bu yaklaşım, mahalleye dokunan, kapıyı çalan, insanın gündelik hayatına temas eden bir güvenlik dili kuruyor.
Çerkezköy’deki bu küçük hikaye, o dilin pratik karşılığı. Ekiplerin “görev tanımının” ötesine geçen bu davranışı, güvenlik ile toplum arasındaki görünmez mesafeyi kısaltıyor. Bir çocukla kurulan doğru temas, yarın okulda, sokakta ve trafikte yerini daha güçlü bir güven ilişkisine bırakıyor.
Burada bir hatırlatma da şart: Türkiye’de acil çağrılar, giderek tek numara sistemi etrafında toplanıyor ve 155 gibi eski hatlar hafızamızda yer etse de birçok ilde 112 üzerinden yönetiliyor. Acil hatlar her gün çok sayıda gereksiz arama alıyor. Bu da gerçek acil durumlarda müdahale hızını olumsuz etkileyebiliyor. İlker’in masum isteğine verilen nazik yanıt, elbette istisnai ve insan odaklı bir yaklaşımın ürünü. Yine de hatların asıl amacı hayatı tehdit eden ya da derhal müdahale gerektiren durumlar.
Hangi durumlarda acil hattı aramalı? Kısa bir rehber işe yarar:
- Can güvenliğini tehdit eden olaylar (yangın, şiddet, gasp, hırsızlık girişimi gibi)
- Devam eden suçlar veya acil müdahale gerektiren ihlaller
- Trafik kazaları, ağır yaralanmalar, bayılma gibi sağlık acilleri
- Kaybolma, tehdit, acil korunma ihtiyacı gibi gecikmeye tahammülü olmayan durumlar
Acil olmayan ihtiyaçlarda ise farklı kapılar var: Belediyelerin sosyal yardım birimleri, kaymakamlıklar, muhtarlıklar, okul rehberlik servisleri ve sivil toplum kuruluşları. Bu kurumlar, ailelerin oyuncak, kırtasiye, gıda ya da psikososyal destek gibi taleplerini daha sürdürülebilir şekilde karşılayabiliyor.
Polisin çocuklarla kurduğu temasın bir başka faydası daha var: Rol modeli etkisi. Üniforma, çocukların dünyasında dikkat çeker. Bu ilgi doğru yönlendirildiğinde, çocuklar kuralları, empatiyi ve yardımlaşmayı erken yaşta içselleştiriyor. İlker’in oyuncak polis arabasıyla kuracağı oyunlar bile, kurallı trafik kültüründen “yardım istendiğinde gelinir” duygusuna kadar birçok küçük davranışı besleyebilir.
Tekirdağ ve çevresinde son yıllarda polislerin okullarda verdiği trafik eğitimleri, emniyet kemeri ve yaya önceliği gibi konularda farkındalığı artırdı. Benzer şekilde, özel günlerde (örneğin 23 Nisan’da) yapılan etkinlikler, çocukların polisle pozitif bir bağ kurmasına katkı sağlıyor. O bağ, kritik anlarda doğru bilgi paylaşımı ve hızlı iletişim anlamına da geliyor.
Çerkezköy’deki bu ziyaret, akılda kalıcı bir mesaj bırakıyor: Devlet kurumları, soğuk duvarlar değil, temas eden insanlar. Küçük bir oyuncak, büyük bir güven duygusunu tetikleyebiliyor. Doğru yerde, doğru zamanda kurulan temas, hayatın ritmini değiştiriyor; bazen bir çocuk odasında, bazen de bir mahalle sohbetinde.
İlker’in hikayesi benzer örnekler için de ilham olabilir. Aileler, çocuklarına acil hatların ne için kullanıldığını sade bir dille anlatırken, kurumların yardım kanallarını da tanıtabilir. Polisler ise sahadaki bu insani dokunuşları, eğitim ve farkındalık çalışmalarıyla desteklemeye devam ediyor.